Allahu Teâlâ’ya tâzim için mübah bir fiilin yapılmasını kendisine vacip kılmaktır. Adak Kurbanı ‘nın bir diğer ismi ise Nezir Kurbanı‘dır. Sırf Allahu Teâlâ’nın rızası için ibadet sayılacak bazı şeyleri adamak makbuldür. Kişi için sevap kazanmaya vesiledir. “Adağım olsun yarın Allah rızası için oruç tutayım” veya “Fakirlere şu kadar para vereyim” yahut “Allahu Teâlâ’nın rızası için bir kurban kesip fakirlere dağıtayım” denilmesi gibi.
Şu şekilde adak adanması daha makbul olmaktadır: “Allah rızası için şu fakire şu kadar para vermek nezrim olsun” veya “Allâhü Teâlâ hastama şifa verirse Hak rızası için kurban keseyim” veya “Kurban kesip etini sadaka vereyim.”
Adak kurban adandıktan sonra kişinin kendisine vacip olmaktadır. Çünkü adayan, Allahu Teâlâ ile ahitleşmiş demektir. Mâide suresinin 1. Âyet-i kerimesinde (mealen) “Ey iman edenler! Ahitlerinizi ifa ediniz…” buyrulmaktadır. Bu demek oluyor ki adadığı şeyi yerine getirmesi gerekmektedir. Allaha Teâlâ Hazretleri nezirlerine vefa edenleri (yerine getirenleri) İnsan suresinin 7. Âyet-i kerimesinde (mealen) “Adaklarını yerine getirirler…” diye övmüştür.
Şarta bağlı olarak adanan bir adak kurban; (Hanefî mezhebinde) o şartın yerine gelmesinden önce kesilemez. Adağın adanmasına ve sonrasına riayet etmek gerekmektedir. Yani adak kurban belirtilen fiil yerine geldiği zaman vakit kaybetmeden kesilmesi gerekmektedir. Fakat zamanı geldiği halde yerine getirilmeyen adak, başka bir günde kaza edilebilir. Meselâ: “Bugün fakirlere kurban kesip dağıtacağım” şeklinde adanan bir kurban bugün yapılmazsa başka bir günde yapılması bir kaza olarak icap eder.
Adak kurbanının etini, adayan kişinin yiyemeyeceği gibi hanımı, babası, annesi, dedeleri, evlâdı ve torunları da yiyemezler. Bunu fakirlere sadaka olarak vermesi gerekmektedir. Şayet yemişlerse yedikleri kadarının değeri miktarınca sadaka vermeleri icap eder.
Yeni doğan çocuklar için Allah’a şükür olarak kesilen kurbana verilen isimdir. Akika ismi ise; yeni doğan çocuğun başındaki tüylere verilen isimdir. Kesilen bu kurbana “Akika – nesike kurbanı” da denmektedir. Asıl maksat ise, çocuklar anne babaya; Allah’ın verdiği birer lütuftur. Bu kurbanlar da o lütfa karşı birer şükürdür. Nesike kurbanı ve diğer nafile kurbanlarınızı Afrika’daki ihtiyaç sahiplerine gönderebilirsiniz.
Hanefî mezhebinde müstehab, diğer mezheplerde sünnettir. Çocuğun doğduğu günden îtibâren kesilebilir. Yedinci günü kesmek daha fazîletlidir.
Kurban olmaya elverişli bir hayvan, akikaya da yeterli olur. Erkek ve kız çocuk için birer kurban kesilmesi kâfîdir. Bazı âlimler erkek çocuk için iki kurban kesilir demişlerdir.
Vaktiyle Akîka kurbanı kesilmemiş olan kimse kendi namına bir kurban kesebilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allahu Teâlâ’nın emri ile peygamberliğini ilan etmesinden sonra kendileri için ve doğduklarında iki torunu için Akîka kesmişlerdir.
Bir kul olarak Allah’ın bize bahşettiği maddi ve manevi nimetler için sürekli şükür halindeyiz. Namaz O’na bir şükür, Oruç O’na bir şükür, kurban kesmek O’na bir şükürdür. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de de Rabbimiz bizden şükretmemizi istiyor ve şükredenleri mükâfatlandıracağını bildiriyor. Biz de şükrümüzün bir ifadesi olarak O’nun rızasını kazanmak, ihtiyaç sahibi kardeşlerimizin de etinden istifade etmesi için kurban kesebilir, şükrümüzü yoksullarla paylaşabiliriz. İşte herhangi bir vesileyle Allah’a şükretmek için kesilen bu kurbana şükür kurbanı denir. Allah-u Teala Kevser Suresi, 1-3. Ayetlerinde mealen şöyle buyurur; “Şüphesiz biz sana bitip tükenmez nimetler verdik. Şimdi sen Rabbin için namaz kıl ve kurban kes! Asıl sonu gelmeyecek olan, sana karşı nefret duyandır.”
Allah-u Teâla’ya kalben yakınlaşmamız, verdiği sayısız maddi ve manevi nimetler için teşekkür ifademizden biri de şükür kurbanıdır. Üzerimizdeki nimeti tamamlayan O’dur ve biz O’nun rızası için kurban keseriz. Bu vesileyle şükür kurbanını dilediğiniz zaman kesebilirsiniz.
Evet yiyebilir. Şükür kurbanının etinden kendiniz yiyebildiğiniz gibi muhtaç kimselere de dağıtabilirsiniz.
Şükür kurbanını eğer kendimiz kesiyorsak etinden yiyebildiğimiz gibi usûl ve fürû’a yani üstsoy ve alt soy şeklinde ifade ettiğimiz anne, baba, dede ve nineler çocukları ve torunlarına da şükür kurbanından yedirebiliriz. Kurban etinden ihtiyaç sahibi akraba, komşu ve kimselere dağıtabiliriz.
Şükür kurbanı gerçek ihtiyaç sahiplerine dağıtılır.